Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi, ilk bakışta cümleyi yanlış anladığımı görüyorum.
The two buses resemble each other at first glance.
- İlk bakışta bu iki otobüs birbirine benziyor.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Look in the mirror, pal.
- Aynaya bir bak dostum.
By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek.
- Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.
I'll look after the children while you go shopping.
- Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.
She asked me to look after her baby in her absence.
- Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
She looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
She looked her child in the face.
- O, karşısındaki çocuğuna baktı.
She has an absent look on her face.
- Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
I saw at a glance that he was an ordinary man.
- Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.
Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
- Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
I recognized her at first sight.
- Ben onu ilk bakışta tanıdım.
At first sight, he seemed kind and gentle.
- İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.