It isn't strange that children decrease, too?
- Çocukların da azalması garip değil mi?
That custom is on the decrease.
- O gelenek azalmaktadır.
The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues.
- Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.
There's been a reduction in personnel at our factory.
- Fabrikamızdaki personelde bir azalma oldu.
His income was diminished by half after retirement.
- Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
Sales fell off in the third quarter.
- Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
They should decrease the sugar in these muffins.
- Bu kurabiyelerdeki şekeri azaltmalılar.
The medicine decreased his pain.
- İlaç onun acısını azalttı.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
Our sales are decreasing.
- Satışlarımız azalıyor.
The population of this country is gradually diminishing.
- Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
The medicine decreased his pain.
- İlaç onun acısını azalttı.
My income has decreased ten percent.
- Gelirim yüzde on azaldı.
No cure was possible, despite the abatement of symptoms.
- Semptomlardaki azalmaya rağmen tedavisi mümkün değildi.