at this very time

listen to the pronunciation of at this very time
İngilizce - Türkçe

at this very time teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

now
şimdi

O şimdi bir mektup yazıyor. - She is writing a letter now.

O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif. - It's good now; neither too heavy nor too light.

at this time
bu arada
at this time
şu aralar

Şu aralar yorumum yok. - I have no comment at this time.

at this time
bu aralar

Bu aralar onların burada olmaya hakkı yok. - They have no right to be here at this time.

Bu aralar çok meşgulüm. - I'm very busy at this time.

now
şu aralar
now
şu tapta
now
şu anda

Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim. - I just bet you were thinking something perverse just now.

Şu anda bir bira içiyorum. - I'm drinking a beer right now.

now
hemen

İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur. - I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz. - He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.

now
{i} şu an

Şu an sadece ısınıyorum. - I am only warming up now.

Asama yanardağı şu an hareketsiz. - Mt. Asama is now dormant.

now
acilen
now
conj. mademki
now
halen

Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz. - Even now, we still doubt that he is the real murderer.

now
zaman zaman

Tom zaman zaman Mary'den haber alır. - Tom hears from Mary every now and then.

Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım. - I meet him at school now and then.

now
öylenow this
now
now that bazen biri bazen öteki
now
şimdiki zaman
now
bağlaç
now
(zarf) şimdi, şu anda, halen, acilen, hemen, derhal
now
(bağlaç) mademki, dığından
now
now and then ara sıra
now
argo günümüze uygun
İngilizce - İngilizce
{a} now
at this very time

    Heceleme

    at this ve·ry time

    Türkçe nasıl söylenir

    ät dhîs veri taym

    Telaffuz

    /ˈat ᴛʜəs ˈverē ˈtīm/ /ˈæt ðɪs ˈvɛriː ˈtaɪm/