Sonra gerekli makineyi nereden alacağımız sorunu ortaya çıktı.
- Then arose the question of where we were to get the necessary machinery.
Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.
- The accident arose from a simple mistake.
Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
- Confusion arose from the accident.
Bu gelenek Çin'de ortaya çıkmıştır.
- This tradition arose in China.
Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.
- Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
- The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.