Balon yavaş yavaş indi.
- The balloon descended slowly.
Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.
- The river flows slowly to the sea.
O, basamakları yavaşça tırmandı.
- He went up the steps slowly.
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Please speak more slowly.
Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?
- Could you speak more slowly, please?
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Ağır öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Slow learners often don't want to go to school.
Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.
- I want to see the scene in slow motion.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
Geçen ay iş biraz yavaştı.
- Business was a little slow last month.
Yavaşlamak zorundayız.
- We have to slow down.
Biraz yavaşlamak isteyebilirsin.
- You may want to slow down a bit.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Oyun yavaş ve sıkıcıydı.
- The game was slow, and it was also boring.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
- Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Saatimi ayarlamalıyım. Geri kalmış.
- I must adjust my watch. It's slow.
Lütfen saati ayarlar mısınız. Geri kalmış.
- Will you please adjust the clock? It's slow.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Tom yavaşlamamı söyledi.
- Tom told me to slow down.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Bu saat on dakika geridir.
- This watch is ten minutes slow.
Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.
- The river flows slowly to the sea.
Balon yavaş yavaş indi.
- The balloon descended slowly.
Please speak more slowly!
- Please speak more slowly.
Can you speak slower, please?
- Can you speak more slowly, please?
He that is slow to wrath is of great understanding. --Prov. xiv. 29.
These changes in the heavens, though slow, produced Like change on sea and land, sidereal blast. --Milton.
John is very slow; he is ten seconds behind everybody else when it comes to math.
That clock is slow.
a slow train.
I'm just sitting here with a desk of cards, enjoying a slow afternoon.
... But I think we're all going to get there slowly. ...
... keyboard, although BlackBerry is slowly in trouble. ...