Dostluğumuzu kestikten sonra onun numarasını ayırdım.
- I removed her number after severing our friendship.
Dün birkaç çocuk okuldan erken ayrılmak zorunda kaldı.
- Several boys had to leave school early yesterday.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to write it.
Sıcaklık birkaç derece düştü.
- The temperature fell several degrees.
Bu yıl şiddetli bir kış var.
- We have a severe winter this year.
Şu anda çok şiddetli bir deprem her an olabilir.
- We may have a very severe earthquake any moment now.
Onun evden kaçması babasının şiddetinden dolayıdır.
- His running away from home is due to his father's severity.
O, çocuklarına karşı sertti.
- He was severe with his children.
Patronumun yüzündeki ifade sertti.
- The look on my boss's face was severe.
Tom ağır cezalandırılmalı.
- Tom must be severely punished.
Ağır eleştiriye maruz kaldı.
- He was subjected to severe criticism.
Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
- He criticized his rival severely.
Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
- He severely criticized the mayor.
Kelimenin değişik anlamları vardır.
- The word has several meanings.
O, ciddiyet tarafında yayıldı.
- He erred on the side of severity.
Şehir hayatının farklı avantajları var.
- There are several advantages to city life.
Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler.
- Our company supports several cultural events.
Tom şiddetli acı içindeydi.
- Tom was in severe pain.
O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
- He used to suffer from severe nasal congestion.
Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
- The storm severely damaged the crops.
Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.
- Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
- A combination of several mistakes led to the accident.
Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
- Several houses were damaged in the last storm.
Birçok öğrenci soğuk algınlığından dolayı okula gelmedi.
- Several students were absent from school because of colds.
Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.
- The fight resulted in several arrests.
Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.
- Several slight shocks followed the earthquake.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Deneyin sonuçları karışıktı. Bazı katılımcılar olumlu tepki verdiler ama diğerleri ağır eleştiri sundular.
- The results of the experiment were mixed. Some participants reacted positively, but others offered severe criticism.
Toplantıya katılamamamın nedeni şiddetli bir baş ağrımın olmasıydı.
- The reason I could not attend the meeting was that I had a severe headache.
Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.
- Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Yakında yağmur yağmazsa, ciddi kuraklık problemleri olabilir.
- Unless it rains in Ethiopia soon, there could be severe drought problems.
Benim burada ciddi bir ağrım var.
- I have a severe pain here.
Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
- Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
Birkaç gündür kendinde değildi.
- He was unconscious for several days.
Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim.
- I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.
Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.
- The disease spread in several ways.
Ben sadece ağır bir hastalık atlattım.
- I just got over a severe illness.
Şiddetle cezalandırılmalıdır.
- She must be severely punished.
İnsanlar, inşaatı sırasında Eyfel Kulesi'ni şiddetle eleştirdiler.
- People severely criticized the Eiffel Tower during its construction.
Öğretmen öğrencileri ciddi olarak azarladı.
- The teacher scolded his students severely.
Tom ciddi olarak dövüldü.
- Tom was severely beaten.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
O, bu öğüdü toplantı boyunca birkaç defa daha tekrarladı.
- He reiterated this advice several more times during the meeting.
Jim Anne'e birkaç kez çıkma teklif etti.
- Jim has asked Anne out several times.
Tom, polis tarafından ağır biçimde dövüldü.
- Tom was severely beaten by the police.
Tom ağır biçimde yaralandı.
- Tom was severely injured.
Several people were present when the event took place.
The severity of the offence merits a long prison sentence.
I am fond of reading.
- Ben okumayı çok severim.
In general, little girls are fond of dolls.
- Genel olarak küçük kızlar bebekleri çok severler.
I used to be a cat lover.
- Ben bir kedi severdim.
I have been a lover of sports since I was young.
- Gençliğimden beri bir spor sever oldum.