Bu elbiseler çok büyük.
- These dresses are too large.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Onun ailesi çok geniştir.
- His family is very large.
Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.
- The river flooded a large area.
Ona şişman denmez, iriydi.
- He was large, not to say fat.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.
- He endowed the college with a large sum of money.
O, büyük bir aileyi geçindirmek için çok çalıştı.
- He worked hard to support a large family.
Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
- This bird's large wings enable it to fly very fast.
Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.
- Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.
Kaçan tutuklu hala serbest.
- The escaped prisoner is still at large.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
O büyük ölçekte bir parti verdi.
- He gave a party on a large scale.
Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
- It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
O büyük ölçekte bir parti verdi.
- He gave a party on a large scale.
Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
- It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
O, çok miktarda para borçluydu.
- He owed large amounts of money.
Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.
- A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.
Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
- It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.
- Tatoeba is a mini-LibriVox, it just needs to be written before the large-scale reading aloud would start.
Çin, Japonya'dan daha geniştir.
- China is larger than Japan.
Seyirci çoğunlukla çok küçük çocuklardan oluşuyordu.
- The audience was largely made up of very young children.
Fransa, Batı Avrupa'nın en geniş ülkesidir.
- France is the largest country in Western Europe.
Asya, dünya kıtalarının en geniş ve en kalabalığıdır.
- Asia is the largest and most populated of the world's continents.
Çin, Japonya'dan daha geniştir.
- China is larger than Japan.
Başarım büyük ölçüde şanstan dolayı idi.
- My success was largely due to luck.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Seyirci çoğunlukla çok küçük çocuklardan oluşuyordu.
- The audience was largely made up of very young children.
İnsanların ne kadar bira içtiği genelde havaya bağlıdır.
- How much beer people drink largely depends on the weather.
He has a large collection of stamps.
That shipment of Beanie Babies will cost you forty large.
large-intestine contents.
Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get; what you get is classical alpha-taxonomy which is, very largely and for sound reasons, in disrepute today.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.
... been focused on are ones that affect large businesses, ...
... You get blood flow to the large muscle groups so you can ...