Tom ağırbaşlı göründüğümü söylüyor.
- Tom says I look dignified.
Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
- You look very dignified.
Ne ağırbaşlı bir adam!
- What a dignified man!
Cenazede, dul kadın siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.
- At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
Anne, en onurlu tavrıyla Sorunun ne olduğunu açıklar mısın? diye sordu.
- Will you explain what the trouble is? asked Anne, in her most dignified manner.
Bayanın davranışı her zaman onurluydu.
- The lady's behaviour was always dignified.
Bu saygın bir performans oldu, ama kesinlikle heyecan verici değildi.
- That was a respectable performance, but it definitely wasn't sensational.
Tom saygın bir işadamıdır.
- Tom is a respectable businessman.
Your worth will dignify our feast. - B. Jonson.
... live dignified lives you know ...