dolasarak

listen to the pronunciation of dolasarak
التركية - الإنجليزية

تعريف dolasarak في التركية الإنجليزية القاموس.

dolaşarak
roving
dolaşarak
straying
dolaşarak
excursively
dolaşarak
round
dolaşarak ayılmaya çalışmak
walk off too much drink
dolaşarak gözden geçirme
perambulation
dolaşarak rahatlamak
walk off
seçmenleri dolaşarak oy istemek
canvass
dolaş
circulate

I become a transparent eyeball; I am nothing; I see all; the currents of the Universal Being circulate through me; I am part or particle of God. - Ben saydam bir göz küresi olurum; ben hiçbir şeyim; Ben her şeyi görürüm; Evrensel varlığın akımları beni dolaşır; Ben Allah'ın parçası ya da parçacığıyım.

He circulated from table to table at the reception. - Kabulde masadan masaya dolaştı.

dolaş
got about
dolaş
cruise along
dolaş
{f} stroll

I strolled along the streets to kill time. - Zaman geçirmek için caddelerde dolaştım.

I spent my time strolling about the streets. - Zamanımı sokaklarda dolaşarak harcadım.

dolaş
take trips
dolaş
divagate
dolaş
get about
dolaş
{f} cruise

Tom cruised down Park Street in his new sports car. - Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.

etrafını dolaşarak geçmek
round
kapı kapı dolaşarak satmak
peddle
التركية - التركية

تعريف dolasarak في التركية التركية القاموس.

dolaş
bakınız: sarmaş dolaş
dolasarak
المفضلات