Planımızın bir sürü avantajı var.
- Our plan has lots of advantages.
Bir sürü ünlü kişi buraya gelir.
- Lots of famous people come here.
Hanako keki çok fazla seviyor.
- Hanako likes cake very much.
Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz.
- Tom can't speak very much French.
Bu yolda bir hayli trafik var.
- There is a great deal of traffic on this road.
Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
- I have a great deal to tell you.
Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
- He has written lots of books about his experience abroad.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
Yapacak çok işim var.
- I have a great deal to do.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Tom oldukça çok okur.
- Tom reads a great deal.
Venedik'te her zaman çok turist vardır.
- In Venice, there are always lots of tourists.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.