She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
The elephant is an enormous creature.
- Fil kocaman bir yaratıktır.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
A huge monster is coming down the mountain.
- Kocaman bir canavar dağdan aşağıya iniyor.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
They pretend to be man and wife.
- Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
The priest pronounced them man and wife.
- Rahip onları koca ve karı ilan etti.
The universe is a large school.
- Kainat kocaman bir okul.
The universe is a large school.
- Evren kocaman bir okul.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
- Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
He used a big piece of paper to make the bag.
- Torbayı yapmak için koca bir parça kağıt kullandı.
The cows looked big and docile.
- İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
That's just an old wives' tale.
- O sadece bir kocakarı masalı.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.