Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
- I am learning a little English.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the couch.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Lütfen AC'yi bir parça aç.
- Please turn up the AC a little bit.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
You have only to give him a little help.
- Du musst ihm nur ein wenig helfen.
I had a little fever this morning.
- Ich hatte heute Morgen ein wenig Fieber.