bir miktar

listen to the pronunciation of bir miktar
التركية - الإنجليزية
somewhat
a number of

The councilor tabled a number of controversial motions. - Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.

Tom's computer crashed and he lost a number of important documents. - Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.

some, a little
some

Someone has brought us some grapes. - Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.

I had some money stolen yesterday. - Ben dün bir miktar para çaldırdım.

a little

There was only a little milk left in the bottle. - Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

bir defada alınan miktar
batch
bir miktar para
a sum of money
belirsiz bir miktar
some
epey büyük (bir miktar)
goodly
talep etmek (bir miktar para)
assess
az bir miktar
cast
bir penilik miktar
pennyworth
epey (bir miktar)
quite a/an
küçük bir miktar
element