After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
The Sahara Desert is almost as large as Europe.
- Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
My grandfather died shortly after my birth.
- Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra öldü.
It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
The new law was a major reform.
- Yeni yasa büyük bir reformdu.
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
- Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Twitter is among the biggest enemies of Islam.
- Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.
Tokyo is a very big city.
- Tokyo çok büyük bir şehirdir.
Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
- Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
My grandfather's life was long and happy.
- Büyük babamın hayatı uzun ve mutluydu.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
Sentences begin with a capital letter.
- Cümleler büyük harfle başlar.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
How to overcome the high value of the yen is a big problem.
- Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
A big title does not necessarily mean a high position.
- Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.
My grandfather is very healthy.
- Büyük babam çok sağlıklı.
He's three years older than I am.
- O benden üç yaş daha büyük.
He looks older than my brother.
- O benim erkek kardeşimden daha büyük görünüyor.
The largest muscle in the human body is the gluteus maximus.
- İnsan vücudundaki en büyük kas gluteus maximus'tur.
My elder daughter is Magdalena Zarębówna.
- En büyük kızım Magdalena Zarębówna'dır.
My elder son is Lech Zaręba.
- En büyük oğlum Lech Zaręba'dır.
This box is too bulky to carry.
- Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
These presents are really bulky.
- Bu hediyeler gerçekten büyük.
He was big and handsome.
- O, büyük ve yakışıklıydı.
Tatoeba is a mini-LibriVox, it just needs to be written before the large-scale reading aloud would start.
- Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.
Tom doesn't have much interest in outdoor sports.
- Tom, açık hava sporlarına büyük ilgi duymuyor.
My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
- Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
The new building is enormous.
- Yeni bina çok büyüktür.
The damage from the typhoon was enormous.
- Tayfundan gelen hasar büyüktü.
She lives in a huge house.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
The boy has a huge bump on his head. No wonder he cried so much!
- Çocuğun başında büyük bir yumru var. O kadar çok ağlamasına şaşmamalı.
He gave a party on a large scale.
- O büyük ölçekte bir parti verdi.
It seems the rural area will be developed on a large scale.
- Kırsal alan büyük ölçüde gelişecek gibi görünüyor.
Fatima is the eldest student in our class.
- Fatma sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.
Caution is the eldest daughter of wisdom.
- Dikkat, bilgeliğin büyük kızıdır.
Bigger is not always better.
- Daha büyük her zaman daha iyi değildir.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
My father was an ambitious man and would drink massive amounts of coffee.
- Babam hırslı bir adamdı ve büyük miktarda kahve içerdi.
There are about 500 cattle on the ranch.
- Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.
Tom rode a horse last week when he was at his grandfather's ranch.
- Tom büyükbabasının çiftliğindeyken geçen hafta ata bindi.
My oldest brother is single.
- En büyük ağabeyim bekardır.
She is not my mother but my oldest sister.
- O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
- Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Tom is taking a tremendous chance.
- Tom çok büyük bir risk alıyor.
The earthquake created a tremendous sea wave.
- Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.
Tom's experience attracted considerable attention.
- Tom'un deneyimi büyük ilgi gördü.
The earthquake caused considerable damage.
- Deprem, büyük ölçüde hasara yol açtı.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
He's very likely to be late.
- O, büyük ihtimalle geç kalacak.
Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
- Irkçı değilim, ama ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
I'll most likely win.
- Ben büyük ihtimalle kazanacağım.
I think Tom is the one most likely to win the race.
- Tom'un büyük ihtimalle yarışı kazanacak kişi olduğunu düşünüyorum
Beer is sold by the pint.
- Bira büyük bira bardağı ile satılır.
But probably I'll be the last, which is a pity.
- Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
He will probably fail.
- O büyük olasılıkla başarısız olacak.
I've pretty much gotten over it.
- Onu büyük ölçüde aştım.
Tom pretty much forgot about the meeting.
- Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
This magazine is available in any big city in Japan.
- Bu dergi Japonya'daki herhangi bir büyük şehirde mevcut.
What is the difference between a bookshop in a small town and in a big city?
- Küçük şehirdekiyle büyük şehirdeki kitapçı arasındaki fark nedir?
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
I think that's highly unlikely.
- Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
Please do not forget capital letters and punctuation!
- Lütfen büyük harfleri ve noktalama işaretlerini unutma.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
Most probably, he'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
Most probably, she'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
- Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
He was ambassador to the United Nations.
- Birleşmiş Milletlerin büyük elçisiydi.
He's the ambassador to Haiti.
- O, Haiti büyük elçisidir.
Welcome to the big leagues.
- Büyük liglere hoş geldiniz.
The actor was on the stage for most of the play.
- Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
This is where I spend most of the day.
- Günün büyük bölümünü geçirdiğim yer burası.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
Write the alphabet in capitals.
- Alfabeyi büyük harflerle yazın.
You are very likely right.
- Sen büyük ihtimalle haklısın.
Jane is very likely to come.
- Jane büyük ihtimalle gelecek.
This air corridor is largely run by military aircraft.
- Bu hava koridoru büyük ölçüde askeri uçak tarafından işletilir.
Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
- Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.