My brother is as large as I.
- Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
Osaka is the second largest city of Japan.
- Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
- O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
It was my grandfather that told me that story.
- O hikayeyi bana anlatan büyükbabamdı.
The new law was a major reform.
- Yeni yasa büyük bir reformdu.
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
- Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
This is the biggest hotel in this city.
- O bu şehirdeki en büyük oteldir.
He broke his promise, which was a big mistake.
- Büyük bir hataydı ki, o caydı.
My grandfather's life was long and happy.
- Büyük babamın hayatı uzun ve mutluydu.
It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
We have given your order highest priority.
- Siparişinize en büyük önceliği verdik.
How to overcome the high value of the yen is a big problem.
- Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
Tom's grandmother looks healthy.
- Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.
My grandfather is very healthy.
- Büyük babam çok sağlıklı.
He looks older than my brother.
- O benim erkek kardeşimden daha büyük görünüyor.
He's three years older than I am.
- O benden üç yaş daha büyük.
The largest muscle in the human body is the gluteus maximus.
- İnsan vücudundaki en büyük kas gluteus maximus'tur.
How old is your elder son?
- Büyük oğlun kaç yaşında?
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
This box is too bulky to carry.
- Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
These presents are really bulky.
- Bu hediyeler gerçekten büyük.
He was big and handsome.
- O, büyük ve yakışıklıydı.
Tatoeba is a mini-LibriVox, it just needs to be written before the large-scale reading aloud would start.
- Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.
A big fire broke out after the earthquake.
- Depremden sonra büyük bir yangın patlak verdi.
Tom doesn't have much interest in outdoor sports.
- Tom, açık hava sporlarına büyük ilgi duymuyor.
He lives in an enormous house.
- O, çok büyük bir evde yaşar.
The damage from the typhoon was enormous.
- Tayfundan gelen hasar büyüktü.
She lives in a huge house.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
The boy has a huge bump on his head. No wonder he cried so much!
- Çocuğun başında büyük bir yumru var. O kadar çok ağlamasına şaşmamalı.
He gave a party on a large scale.
- O büyük ölçekte bir parti verdi.
It seems the rural area will be developed on a large scale.
- Kırsal alan büyük ölçüde gelişecek gibi görünüyor.
Fatima is the eldest student in our class.
- Fatma sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.
Suddenly the eldest daughter spoke up, saying, I want candy.
- En büyük kız şeker istiyorum diyerek birdenbire konuştu.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
Tokyo is bigger than Rome.
- Tokyo Roma'dan daha büyüktür.
My father was an ambitious man and would drink massive amounts of coffee.
- Babam hırslı bir adamdı ve büyük miktarda kahve içerdi.
Tom rode a horse last week when he was at his grandfather's ranch.
- Tom büyükbabasının çiftliğindeyken geçen hafta ata bindi.
Layla was the owner of the largest ranch in the area.
- Leyla bölgedeki en büyük çiftliğin sahibiydi.
My oldest brother is single.
- En büyük ağabeyim bekardır.
My grandmother is the oldest in this town.
- Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
My grandmother gave me more than I wanted.
- Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Tom is taking a tremendous chance.
- Tom çok büyük bir risk alıyor.
The earthquake created a tremendous sea wave.
- Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.
The earthquake caused considerable damage.
- Deprem, büyük ölçüde hasara yol açtı.
Tom's experience attracted considerable attention.
- Tom'un deneyimi büyük ilgi gördü.
Write only your family name in capitals.
- Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
Sentences begin with a capital letter.
- Cümleler büyük harfle başlar.
Jane is more than likely to come.
- Jane büyük ihtimalle gelecek.
Jane is very likely to come.
- Jane büyük ihtimalle gelecek.
Which team is the most likely to win the championship?
- Hangi takım büyük ihtimalle şampiyonluğu kazanacak?
Who do you think is most likely to win the race?
- Yarışı büyük ihtimalle kimin kazanacağını düşünüyorsun?
Beer is sold by the pint.
- Bira büyük bira bardağı ile satılır.
Tom is probably lost.
- Tom büyük olasılıkla kayboldu.
If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
- Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
Tom pretty much forgot about the meeting.
- Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
I've pretty much gotten over it.
- Onu büyük ölçüde aştım.
What is the difference between a bookshop in a small town and in a big city?
- Küçük şehirdekiyle büyük şehirdeki kitapçı arasındaki fark nedir?
A big city is full of snatchers.
- Büyük şehirler kapkaççılarla doludur.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
I think that's highly unlikely.
- Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
Most probably, she'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
Most probably, he'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
- Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
He was ambassador to the United Nations.
- Birleşmiş Milletlerin büyük elçisiydi.
He was appointed ambassador to Britain.
- İngiltere'ye büyük elçi olarak atandı.
Welcome to the big leagues.
- Büyük liglere hoş geldiniz.
The climate here is warm for most of the year.
- Burada iklim yılın büyük bölümünde sıcaktır.
I was in Boston most of last summer.
- Geçen yazın büyük bölümünde Boston'daydım.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
Write the alphabet in capitals.
- Alfabeyi büyük harflerle yazın.
Jane is very likely to come.
- Jane büyük ihtimalle gelecek.
Tom isn't very likely to come.
- Tom büyük ihtimalle gelmeyecek.
This air corridor is largely run by military aircraft.
- Bu hava koridoru büyük ölçüde askeri uçak tarafından işletilir.
Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
- Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.