On the contrary, you speak English very well, indeed!
- Aksine, gerçekten çok iyi İngilizce konuşuyorsun!
It isn't true that Jack is no good at music; on the contrary, he plays the piano well.
- Jack'in müzikte iyi olmadığı doğru değil, aksine, o piyanoyu iyi çalar.
Unlike my brother, I cannot swim.
- Erkek kardeşimin aksine, ben yüzemem.
My companions were watching me in silence and, unlike other times when my wonder had made them laugh, they remained serious.
- Arkadaşlarım beni sessizce izliyorlardı ve, benim şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine , onlar ciddi kaldılar.
If you think it's a good idea, you should participate. Conversely, if you think it's a bad idea, you should let him know.
- Eğer bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsanız, katılmalısınız. Aksine eğer bunun kötü bir fikir olduğunu düşünüyorsanız ona bildirmelisiniz.
In contrast to many rumours, I don't know everything.
- Birçok söylentinin aksine, ben her şeyi bilmiyorum.
In contrast to DNA, which only occurs in the nucleus, RNA is also found in the cytoplasm.
- Sadece çekirdekte olan DNA'nın aksine, RNA da sitoplazmada bulunur.
I'll visit you on Sunday, if I don't write you to the contrary.
- Aksine eğer size yazmazsam, pazar günü sizi ziyaret edeceğim.
Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
- Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
- Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
He's not my son, rather, I'm his father.
- O benim oğlum değil, aksine, ben onun babasıyım.
It isn't true that Jack is no good at music; on the contrary, he plays the piano well.
- Jack'in müzikte iyi olmadığı doğru değil, aksine, o piyanoyu iyi çalar.
Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
- Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
- Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
- Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
- Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
The picture is colorful in contrast with this one.
- Resim bunun aksine renkli.