Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
İhracat işi iyi yapılmıyor.
- The export business isn't doing well.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.
- The great pleasure in life is doing what people say you cannot do.
Tom'un Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapmasını rica ettim.
- I asked Tom to do the same thing that Mary was doing.
Zamanınızın çoğunu ne yaparak geçirirsiniz?
- What do you spend most of your time doing?
Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?
- What do nurses spend most of their time doing?