Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var.
 - You have plenty of time to catch the train.
Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin!
 - You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!
Kalan pek çok şey var.
 - There's plenty of stuff left.
Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim.
 - As a new father, I gave my first child plenty of books.
Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
 - The troops had plenty of arms.
Masada bol miktarda taze yumurta var.
 - There are plenty of fresh eggs on the table.
Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır.
 - This typewriter has seen plenty of use.
Çok fazla zamanımız var.
 - We have plenty of time.
Salonda çok fazla misafir vardı.
 - There were plenty of guests in the hall.