a persons ancestors, relatives or family

listen to the pronunciation of a persons ancestors, relatives or family
İngilizce - Türkçe

a persons ancestors, relatives or family teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

people
millet

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

people
ulus

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

people
insanlar

Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir. - Social networking sites are dangerous for people under 13.

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker. - Some people in the world suffer from hunger.

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

people
beşer
people
kalabalık

İnsanları işaret etmek kalabalıktır. - It is rude to point at people.

Yarış, bir milyona yakın bir kalabalık tarafından izlendi. - The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar. - Tom does impersonations of famous people.

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

people
ümmet
people
kimse

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı. - There were cars burning, people dying, and nobody could help them.

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi. - I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.

people
kişi

Konserde çok fazla kişi vardı. - There were too many people at the concert.

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
İngilizce - İngilizce
people
a persons ancestors, relatives or family