Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.
 - It's quiet enough to hear a pin drop.
Yağmurdan sonra sıcaklıkta bir düşüş oldu.
 - There was a drop in temperature after the rain.
Tom turnuvayı bıraktı.
 - Tom dropped out of the tournament.
Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.
 - Tom dropped Mary off in front of John's.
Bir içki için uğrayalım.
 - Let's drop in for a drink.
That was a long drop, but fortunately I didn't break any bones.