açıklayıcı

listen to the pronunciation of açıklayıcı
Türkçe - İngilizce
explanatory

Is the drawing quite explanatory? - Çizim oldukça açıklayıcı mıdır?

explanatory, illustrative
(Hukuk) declaratory
elucidatory
illustrative
expository
(Matematik) exponent
interpretive
explicative
descriptor
revealing

Thank you for this revealing lecture! - Bu açıklayıcı ders için teşekkürler!

{s} illuminative
justified
expositive
paraphrastic
{s} illuminating
açıklayıcı olması açısından
In order to clarify, to be clear
açıklayıcı deyim
declarative statement, declaration
açıklayıcı hüküm
(Ticaret) descriptive provision
açıklayıcı simge
annotation symbol
açıklayıcı sözcük
descriptor
açıklayıcı sözlük
glossary
açıklayıcı özet
(Bilgisayar) abstract descriptive
açıklayıcı/örnekleyici değerlendirme senaryosu
(Askeri) illustrative evaluation scenario
açıklayıcı/örnekleyici planlama senaryosu; karşılıklı işlerlik planlama sistemi
(Askeri) illustrative planning scenario; interoperability planning system
açıkla
explain

Please explain the rules of soccer to me. - Lütfen bana futbolun kurallarını açıklayın.

He explained later how he made this decision. - Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.

açıkla
{f} explained

I explained the accident to him. - Ona kazayı açıkladım.

He explained later how he made this decision. - Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.

açıkla
{f} explaining

I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things. - Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.

Sorry, I'm bad at explaining. - Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.

açıkla
{f} expounded
açıkla
got across
açıkla
{f} professing
açıkla
profess

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books. - Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

açıkla
elucidate
açıkla
expound
açıkla
{f} paraphrase

I don't understand this word. Could you paraphrase it? - Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?

açıkla
{f} professed
açıkla
get across
açıkla
{f} expounding
açıkla
spit it out !
açıkla
speak
açıkla
say what you have to say!
açıkla
justify
açıkla
justified
açıkla
premises
açıkla
premise
açıkla
spit it out
kendinden açıklayıcı
(Havacılık) self explanatory
Türkçe - Türkçe
Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan
Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk, yeni Türkiye'nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır" cümlesindeki 'yeni Türkiye'nin kurucusu' sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır
açıklayıcı