Get this stuff out of here.
- Bu şeyi buradan çıkarın.
Tom knows a lot of stuff about Mary.
- Tom Mary hakkında çok şey biliyor.
We talked about various things.
- Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
- Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
There are a variety of articles in her purse.
- Çantasında çeşitli şeyler var.
This article reminds me of something I saw on TV.
- Bu makale bana TV'de gördüğüm bir şeyi hatırlatıyor.
As a matter of fact, I know nothing about it.
- Aslına bakarsan, ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
I have nothing to say on this matter.
- Benim bu konuda söyleyecek bir şeyim yok.
There are some things we could've change, but we chose not to.
- Değiştirebileceğimiz bazı şeyler vardır fakat seçeceğimiz değil.
I realized that what I had chosen didn't really interest me.
- Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
Doing that sort of thing makes you look stupid.
- Bu tür bir şey yapmak aptal görünmesini sağlar.
You need to stop doing things that bother Tom.
- Tom'u rahatsız eden şeyleri yapmayı durdurmalısın.
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
What I have to say concerns everyone here.
- Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.
I don't know a thing about running a business.
- İş idaresi hakkında bir şey bilmiyorum.
It's my business to investigate such things.
- Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.
Tom is pretty sure everything will go well.
- Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
- Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
It was an object of terror.
- Dehşet veren bir şeydi.
You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love...
- Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...
He knows a lot about foreign affairs.
- Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.