Tom and Mary died childless.
- Tom ve Mary çocuksuz öldüler.
I'm single and childless.
- Bekarım ve çocuksuzum.
Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
You think that TV is bad for kids?
- TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.
- Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.
Tom wasn't able to find a babysitter on such short notice.
- Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
Larry Ewing is married and the father of two children.
- Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
Children like fairy tales.
- Çocuklar peri masallarını severler.
When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
- Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
I had chicken pox when I was a kid.
- Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.
Chicken pox is a common sickness in children.
- Su çiçeği çocuklarda yaygın bir hastalıktır.
When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess.
- O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.
Kindergarten children act better than Tom and his friends do.
- Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
The boy standing over there is my son.
- Orada duran çocuk benim oğlumdur.
The boy singing a song is my brother.
- Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
The archaeologists discovered over a hundred graves, a few of which belonged to infants.
- Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
You shouldn't allow your son to act like a selfish brat.
- Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.
Tom is a spoiled little brat.
- Tom şımarık küçük bir çocuk.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
Don't spoil the children.
- Çocuklara yüz verip şımartma.
Children should not be spoiled.
- Çocuklar şımartılmamalı.