Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- The dog ran around and around.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
Dünya senin etrafında dönmüyor.
- The world doesn't revolve around you.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
O onun hakkında her zaman güzel şeyler söyler, özellikle o etrafta olduğunda.
- She always says nice things about him, especially when he's around.
Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.
- You shouldn't say that kind of thing when children are around.
Çevredeki herkes çok çalışır.
- Everyone around the area works hard.
Çevrede fazla bulunmadım.
- I have not been around much.
Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- Tom paused for a moment and looked around.
Sami benzini Leyla'nın evinin çevresine serpti.
- Sami splashed gasoline around Layla's house.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Etrafına bakındı fakat hiç kimseyi göremedi.
- He looked around, but he saw no one.
Sabahları her zaman yedi civarında uyanırım.
- In the morning I always wake up around seven o'clock.
İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.
- The temperature of the human body hovers around 37°C.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Bu civarda bir postane var mıdır?
- Is there a post office around here?
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
Lafı uzatma ve bana doğruyu söyle!
- Stop beating around the bush and give it to me straight!
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Tom yaklaşık 2.30 civarında geri dönecek.
- Tom will be back around 2:30.
Postacı yaklaşık üç günde bir gelir.
- The mailman comes around every three days.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
O buralarda bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around here.
Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
- It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
Döndü ve geriye baktı.
- He turned around and looked back.
Onun sesini duyduğunda geriye döndü.
- She turned around when she heard his voice.
Orada 30 yaşın altında hiç kimse yoktu.
- There was nobody under 30 around.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... You may not have been around for as long as print. ...
... And civilization has been around for such a very short period ...