Tom, Mary çevresinde iken her zaman sinirlenir.
- Tom always gets nervous when Mary is around.
Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- The dog ran around and around.
Uydu, ay etrafında yörüngede.
- The satellite is in orbit around the moon.
Dünya senin etrafında dönmüyor.
- The world doesn't revolve around you.
Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.
- You shouldn't say that kind of thing when children are around.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Çevrede fazla bulunmadım.
- I have not been around much.
Sami benzini Leyla'nın evinin çevresine serpti.
- Sami splashed gasoline around Layla's house.
Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- Tom paused for a moment and looked around.
O, etrafına baktı, ama hiçbir şey göremedi.
- She looked around, but she couldn't see anything.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around the park.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?
- Is it true that nobody lives around here?
Lafı uzatma ve bana doğruyu söyle!
- Stop beating around the bush and give it to me straight!
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Tom yaklaşık 2.30 civarında geri dönecek.
- Tom will be back around 2:30.
Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
- The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
- It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
Tom'un fikirlerinin buralarda fazla ağırlığı yoktur.
- Tom's opinions don't carry much weight around here.
Ben seslendiğimde geriye döndü.
- He turned around when I called.
Onun sesini duyduğunda geriye döndü.
- She turned around when she heard his voice.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... And civilization has been around for such a very short period ...
... around for a long time. ...