zahir

listen to the pronunciation of zahir
İngilizce - İngilizce
The external or apparent meaning of the Qur'an
Türkçe - Türkçe
Görünüşe göre, anlaşılan, meğer
Kuşkusuz, elbette, şüphesiz: "Zahir, o anda başıma kan çıkmış, yüzüm kızarmış olacak ki..."- S. M. Alus
Yardım eden, destekleyen, arka çıkan
(Osmanlı Dönemi) görünen, açık, belli, dış yüz, görünüş
Dış yüz, görünüş
Kuşkusuz, elbette, şüphesiz
Açık, belli
ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) Görünüşe göre
ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) Şüphesiz
ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) Suret. Dış yüz. Görünüş
ZAHİR
(Hukuk) Açık, meydanda belli
ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) (Zuhur. dan) Görünen, âşikâr olan. Açık, belli, meydanda olan
ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) Anlaşılan
ZAHİR
(Osmanlı Dönemi) Meğer. Galiba. Zannederim. Elbette
aynı zahir
(Osmanlı Dönemi) açıklık içinde; olduğu gibi; olduğu yerde
zahir