Askerler isyanı kolayca bastırdı.
 - The troops easily put down the rebellion.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
 - He will find the bus stop easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
 - I can easily wait till tomorrow.
O, evini kolaylıkla bulabildi.
 - He could find her house easily.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
 - They did not break apart easily.