Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
 - He will find the bus stop easily.
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
 - Wooden houses catch fire easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
 - I can easily wait till tomorrow.
Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
 - You can easily identify Tom because he is very tall.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
 - They did not break apart easily.