O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
 - She catches colds easily.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
 - He is not a man to admit his mistakes easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
 - I can easily wait till tomorrow.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
 - This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
 - They did not break apart easily.