Ödevimi güçlükle bitirdim.
- I finished my homework with difficulty.
Köpek güçlükle nefes aldı.
- The dog breathed with difficulty.
Onlar öğretmenlerinin sorusuna güçlükle cevap verdi.
- They answered their teacher's question with difficulty.
Köpek güçlükle nefes aldı.
- The dog breathed with difficulty.
Evinizi zorla buldum.
- I found your house with difficulty.
Biz dağa tırmandık ama zorlukla.
- We climbed up the mountain, but with difficulty.
Tom her zaman iş başında çetin.
- Tom is always hard at work.
Tom bizim en çetin işçilerimizden biridir.
- Tom is one of our hardest workers.
Tom Mary'ye karşı katıydı.
- Tom was hard on Mary.
O, iş yerinde her zaman katıdır.
- She is always hard at work.
Bu benim için çok zordu.
- It's too hard for me.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's hard to learn a foreign language.
Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
- Tom could hardly walk.
Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.
- Some stars are hardly visible to the naked eye.
Kader bana acımasız bir ders verdi.
- Fate taught me a hard lesson.
O acımasız öğretmenin bugün bize zor bir test vereceğinden oldukça eminim.
- I'm pretty sure that that mean teacher will give us a hard test today.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
O çok çalışan bir öğrencidir.
- She is a student who studies very hard.
Birçok büyük insan gençliklerinde zorluklardan geçmişlerdir.
- Many great men went through hardship during their youth.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Şiddetli yağmur yağmaya başladı.
- It began raining hard.
Dün şiddetli kar yağdı.
- It snowed hard yesterday.
Hayat bu günlerde zorlaşıyor.
- Life is getting hard these days.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Neredeyse hiç kimse bu hayvanı yakından görmedi.
- Hardly anyone has seen this animal up close.
Tom'un neredeyse hiç yakın arkadaşı yok.
- Tom has hardly any close friends.
Onun köpeği ağır duyar.
- His dog is hard of hearing.
Kendini ağırdan satan kızlardan hoşlanmam.
- I don't like girls who play hard to get.
His degree was hard earned.
He made his way hardly through the enemies to the castle.
... that I play with in this book is called desirable difficulty. ...
... And desirable difficulty is a class ...