warte!

listen to the pronunciation of warte!
Almanca - Türkçe
(Astronomi) rasathane, gözlemevi -trau / s. Wärterin, -trist / l. jur. bekleme müddeti
(mit et.) bsi geciktirmek, ertelemck, tehir etm. (tr.) (pflegen) b-e, bse bakmak; schon ungeduldig ~ alesta beklemek; j-n ~ lassen b-ni bekletmek; Wart ein bißchen, ich bin gleich wieder da! Sen burada biraz ilis, simdi geliyorumt Wart ich werde dirs zeigen! (Drohung) Dur, ben sana gösteririm! Da kannst du lange ~/ Bekle yärin kösesini! Wart1 einmal! Dur be adam! (F). ich kann nicht länger ~. Artik duramayacagim. ~ müssen bir yere kakilip kalmak; wenn so viel Arbeit auf e-n wartet... ortada bu kadar is varken . ..; nicht auf sich ~ lassen gecikmemek; mit der Antwort auf sich ~ lassen cevabmi geciktirmek
(lauern auf) kollamak, gözetmek
(isl.) (e-r verwitweten od. geschiedenen Frau bis zur Wiederverheiratung) iddet müddeti -geld n acik maasi; fr. ma-zuliyet maasi 2n (mir.) l. (auf) b-ni, bsi beklemek, göz-lemek; b-ne, bse intizar etm
/ l. yüksek kule
İngilizce - Türkçe

warte! teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wait
(İnşaat) beklemek

Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek. - All that you have to do is to wait for his reply.

Yapılması gereken bütün şey beklemektir. - All that is to be done is to wait.

wait
bekleyiş

Bu üç saatlik bir bekleyiş olacak. - It's going to be a three-hour wait.

Bekleyiş nihayet bitti. - The wait is finally over.

wait
bekleme

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - There were five patients in the waiting room.

Burada beklememen gerekir. - You shouldn't wait here.

wait
wait on hizmetçilik yapmak
wait
dört gözle beklemek
wait
ziyaretine gitmek
wait
{f} kalmak

Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim. - I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.

Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim. - I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.

wait
bekle

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait for thirty minutes.

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

wait
{f} servis yapmak
wait
bağlı olmak
wait
{f} garsonluk yapmak
wait
(for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
wait on one hand and foot birinin etrafmda dört dönmek
control room
kontrol odası
control room
yönetim odası
wait
bekleyin

Lütfen beş dakika bekleyin. - Please wait five minutes.

Çorba ısınıncaya kadar bekleyin. - Wait till the soup warms.

wait
(fiil) beklemek, kalmak, bekletmek, servis yapmak, garsonluk yapmak
wait
(isim) bekleme, bekleyiş, pusu
Almanca - İngilizce
Wait up!
control room
look-out
wait

I've been waiting for hours. - Ich warte seit Stunden.

They are waiting for you in front of the door. - Sie warten vor der Tür auf dich.