Neden bu kadar asık suratlısın?
- Why are you so morose?
Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
- The actress tore up her contract angrily.
O, ona öfkeyle baktı.
- She looked at him angrily.
O, Şu anda bakıyorsun. Sen röntgenliyorsun Tom dedi kızgınlıkla.
- Just now, you were looking. You Peeping Tom,she said angrily.
Kızgınlıkla Hey, suyumu kirlettiniz! diye bağırdı.
- He shouted angrily, Hey! You contaminated my water!
O, kızgın bir şekilde ona baktı.
- He looked at her angrily.
Sami o gece Leyla'nın dairesinde olduğunu kızgın bir şekilde yalanladı.
- Sami angrily denied he was in Layla's apartment that night.
The piano in Tom's house is out of tune.
- Das Klavier bei Tom zu Hause ist verstimmt.
The piano was out of tune; it sounded very bad.
- Das Klavier war verstimmt; es klang fürchterlich.