uzundur

listen to the pronunciation of uzundur
Türkçe - İngilizce
long
of a fielding position, close to the boundary (or closer to the boundary than the equivalent short position)
{n} a kind of note
(1) One who has bought a futures contract to establish a market position; (2) a market position which obligates the holder to take delivery; (3) one who owns an inventory of commodities See Short
Slow in passing; causing weariness by length or duration; lingering; as, long hours of watching
Having much distance from one terminating point on an object or an area to another terminating point. Long usually applies to horizontal dimensions
Through an extent of time, more or less; - - only in question; as, how long will you be gone? By means of; by the fault of; because of
Hence, the phrases: to be, or go, long of the market, to be on the long side of the market, to hold products or securities for a rise in price, esp
for an extended distance
Far-reaching; extensive
the English vowel sounds in `bate', `beat', `bite', `boat', `boot' holding securities or commodities in expectation of a rise in prices; "is long on coffee"; "a long position in gold"
through a long period of time; for a long period of time; at a time far in the past; throughout
A long sound, syllable, or vowel
for an extended time or at a distant time; "a promotion long overdue"; "something long hoped for"; "his name has long been forgotten"; "talked all night long"; "how long will you be gone?"; "arrived long before he was expected"; "it is long after your bedtime"
Occurring or coming after an extended interval; distant in time; far away
Term used to signify ownership of securities I am long 100 BCE common means that the investor owns 100 common shares of BCE Inc
Drawn out in a line, or in the direction of length; protracted; extended; as, a long line; opposed to short, and distinguished from broad or wide
See Short, a
used of syllables that are unaccented or of relatively long duration
when bought on a margin
One who has bought a futures or options on futures contract to establish a market position through an offsetting sale; the opposite of short Long Hedge - The purchase of a futures contract in anticipation of an actual purchase in the cash market Used by processors or exporters as protection against and advance in the cash price (See hedge, short hedge ) Margin - (See Performance Bond)
uzun
long

They have lived here for a long time. - Onlar uzun süredir burada yaşıyor.

It's been a long time since I visited my grandmother. - Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.

uzun
tall

You are taller than she. - Sen ondan daha uzun boylusun.

Bilal is taller than Karam. - Bilal Karam'dan daha uzundur.

uzun
elongated
uzun
slash
uzun
taller

You are taller than she. - Sen ondan daha uzun boylusun.

You are taller than she. - Siz ondan daha uzun boylusunuz.

uzun
(Gıda) chronic
uzun
slender

She was a tall, slender blonde. - O, bir uzun ince sarışındı.

Mary was a tall slender young woman with dark hair. - Mary koyu saçlı uzun ince bir genç kadındı.

uzun
prolix
uzun
spindly
Uzun
long of
Uzun
of long
uzun
to long

Tom is accustomed to long flights. - Tom uzun uçuşlara alışkındır.

Her deathly paleness is due to long illness. - Uzun süredir hasta olduğundan rengi bembeyaz olmuş.

uzun
that long
uzun
be long
Uzun
(Tıp) longus
uzun
prolonged

Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play. - Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

There followed a prolonged silence. - Uzun bir sessizlik izledi.

uzun
interminable
uzun
tall; lengthy
uzun
extended

If the rental period is extended beyond the agreed period, it shall be calculated a prorated rent. - Kiralama süresi kararlaştırılan süreden daha uzun ise, bir orantılı kira hesaplanacaktır.

uzun
long; tall
uzun
faraway
uzun
macro
uzun
maxi

Maximum length: 200 words. - Maksimum uzunluk: 200 kelime.

uzun
for a long time, a long time; at length
uzun
long; lengthy
uzun
maxi; far off
uzun
longbow
uzun
lang

In the German language there are many long words. - Alman dilinde birçok uzun sözcük vardır.

I prefer learning languages that has a long history. - Uzun bir tarihçesi olan dilleri öğrenmeyi tercih ederim.

uzun
{s} lengthy

We have had lengthy discussions with Tom. - Tom'la uzun tartışmalarımız vardı.

The lengthy lecture palled on me. - Uzun ders bana bıkkınlık verdi.

Türkçe - Türkçe

uzundur teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Uzun
(Osmanlı Dönemi) ZAKNA'
Uzun
(Osmanlı Dönemi) ANŞET
Uzun
(Osmanlı Dönemi) SERCEM
Uzun
(Osmanlı Dönemi) TUVAL
Uzun
(Osmanlı Dönemi) SEVHAK
Uzun
(Osmanlı Dönemi) MUTIRR
Uzun
(Osmanlı Dönemi) ŞER'AB
Uzun
(Osmanlı Dönemi) TUVT
Uzun
(Osmanlı Dönemi) SAYHED
Uzun
(Osmanlı Dönemi) TAVİL
Uzun
(Osmanlı Dönemi) HURCÜL
Uzun
maksi
Uzun
(Osmanlı Dönemi) TURUH
Uzun
(Osmanlı Dönemi) HİRCAB
Uzun
(Osmanlı Dönemi) HAR'ABE
Uzun
tall
uzun
Ayrıntılı, derinlemesine
uzun
İki ucu arasında fazla uzaklık olan
uzun
Ayrıntılı, derinlemesine: "Uzun düşündüğünü unuttuğu ve düşüncelerinin yönünü kaybettiği bir anda yemeğe çağırdılar."- H. E. Adıvar
uzun
Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren: "Uzun ince bir yoldayım / Gidiyorum gündüz gece."- Âşık Veysel
uzun
Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan; çok süren
uzundur