Tom was apparently murdered while he was sleeping.
- Görünüşe göre, Tom uyurken öldürüldü.
A woman visited us while you were sleeping.
- Siz uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.
I do like watching him when he is asleep.
- O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.
A burglar broke in while he was asleep.
- O uyurken içeri bir hırsız girdi.
That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam.
- Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
I want to have a kip.
- Ben uyumak istiyorum.
I usually have a kip on Sundays.
- Pazar günleri genellikle uyurum.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
He's sleeping like a baby.
- Bir bebek gibi uyuyor.
Tom couldn't get to sleep last night.
- Tom dün gece uyuyamadı.
Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now.
- Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.