İşlerine karışmaya niyetim yok.
 - I have no intention of meddling in your affairs.
O, otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.
 - She says she has no intention of having a baby until she's in her thirties.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
 - I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
 - Their intentions are obvious.
Tom yapmak istemediği bir şey yapmaya niyetli değildi.
 - Tom had no intention of doing anything he didn't want to do.
İyi niyetli olduğuna eminim.
 - I'm sure your intentions are pure.
Tom dikkatle dinledi.
 - Tom listened intently.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
 - She watched the birds intently and joyfully.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
 - Tom made this mistake intentionally.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
 - He broke the window intentionally.