Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
 - Frankly speaking, he is untrustworthy.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
 - Speaking English isn't easy.
Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.
 - Frankly speaking, I don't agree with you.
Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
 - Generally speaking, boys can run faster than girls.
Japonca konuşamıyorum.
 - I don't speak Japanese.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
 - Frankly speaking, he is untrustworthy.
Bir yerli konuşan gibi ses çıkarmak istiyorsan bu çok iş gerektirir.
 - If you want to sound like a native speaker, it'll take a lot of work.
İletişim kurmak için bir anadil konuşuru gibi ses çıkarmak zorunda değilsin.
 - You don't have to sound like a native speaker in order to communicate.
İsviçrelilerin çoğunluğu üç ya da dört dil konuşabilmektedir.
 - The majority of the Swiss can speak three or four languages.
Taro niçin çok iyi şekilde İngilizce konuşabilmektedir?
 - Why can Taro speak English so well?
Bir dili tamamen bilmek o dili konuşan insanları tamamen bilmek anlamına gelir.
 - Knowing a language fully means knowing fully the people who speak that language.
Tom Fransızca bilmektedir ve ayrıca İngilizce bilmektedir.
 - Tom speaks French and also speaks English.