Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
 - In order to relax, I need to listen to soothing music.
Çocuklarımın okul maliyetini bildiğim için, bir bira ile rahatlamak ya da boş vermek imkansız.
 - Knowing how much school for my kids is costing, it's impossible to relax with a beer and take it easy.
Sadece kumsalda oturup bir hafta boyunca gevşemek istiyorum.
 - I just want to sit on the beach and relax for a week.
Onu rahatlatmak için bir ilaç verdi.
 - He gave her a drug to make her relax.
İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
 - Import regulations have been relaxed recently.
Biraz gevşemelisiniz.
 - You'd better relax a bit.