Aşkta ve savaşta her şey adildir.
 - All's fair in love and war.
Onlar da başkalarına adil olmalıdır.
 - They should also be fair to others.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
 - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
O oldukça makul bir fiyat.
 - That's a fairly reasonable price.
O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
 - He speaks English fairly well.
Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
 - Tom did fairly well on the test he took yesterday.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
 - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
O bütün ülkenin en güzeliydi.
 - She was the fairest in the whole land.
Yarın Tokyo'da hava güzel olacak mı?
 - Will it be fair in Tokyo tomorrow?
Yaklaşık üç yıl süren yoğun çalışmadan sonra Tom Fransızcada çok akıcı oldu.
 - Tom became fairly fluent in French after about three years of intense study.
Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
 - Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.