Yapılması gereken bütün şey beklemektir.
- All that is to be done is to wait.
Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek.
- All that you have to do is to wait for his reply.
Bekleyiş nihayet bitti.
- The wait is finally over.
Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik.
- We got in after a long wait.
Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.
- Jim said that he wouldn't mind waiting for us.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Burada kalmak ve bizimle beklemek istemediğinden emin misin?
- Are you sure you don't want to stay here and wait with us?
Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
- Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Carlos bir müddet bekledi.
- Carlos waited a moment.
Lütfen beş dakika bekleyin.
- Please wait five minutes.
Lütfen otuz dakika bekleyin.
- Please wait for thirty minutes.