O direnmekten vazgeçti ve kendini kaderine teslim etti.
 - He stopped resisting, and resigned himself to his fate.
Günaha karşı direnmek gerçekten çok zor.
 - It's hard to resist temptation.
Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
 - They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
 - It was hard to resist the impulse to wring Tom's neck.
Tom Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.
 - Tom resisted the impulse to kiss Mary.
Tom Mary'nin ne kadar aptal olduğunu söyleme dürtüsüne direndi.
 - Tom resisted the impulse to tell Mary what an idiot she had been.