Bill ve John çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
 - Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
 - Bill and John like to get together once a month to chat.
Çok azla yemek yersen şişmanlarsın.
 - If you eat too much, you will get fat.
Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın.
 - You will soon get used to eating Japanese food.
Oraya ulaşmak için uzun bir yol yürümek zorundasın.
 - You have to walk a long way to get there.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
 - It took me an hour and a half to get there by car.
Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
 - Tom opened the trunk to get the spare tire.
Tom'u buradan çıkarmak zorundayız.
 - We've got to get Tom out of here.
Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı.
 - It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car.
Hava kararmadan önce eve varmak istiyorsan, acele etsen iyi olur.
 - You'd better hurry up if you want to get home before dark.
Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul.
 - Mrs. West is busy getting breakfast ready.
Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü.
 - Mother was busy getting ready for dinner.
Bazı insanlar iş bulmak için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı.
 - Some people had to use false names to get work.
Neredeyse öğrenmek isteyebileceğin her dilde yerli konuşurlar tarafından hazırlanmış ses dosyalarını bulmak kolaylaşıyor.
 - It's getting easier to find audio files by native speakers for almost any language you might want to study.
Erken başlamak istiyorum.
 - I'd like to get an early start.
İşe başlamak istiyorum.
 - I want to get to work.
We're slowly getting there.