Tom Mary'nin gitmesine izin vermek istemiyor.
 - Tom doesn't want to let Mary go.
Biraz temiz havanın girmesine izin vermek için pencereyi açtım.
 - I opened the window to let in some fresh air.
İlişkilerin çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.
 - Don't let relationships interfere with your studies.
Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.
 - Don't let this interfere with your studies.
Onu bırakmak istemiyorum.
 - I don't want to let go of it.
Tom Mary'nin elini bırakmak istemedi.
 - Tom never wanted to let go of Mary's hand.
Tom Mary'ye yol vermek için öne geçmeye karar verdi.
 - Tom decided to go ahead let Mary have her way.
Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
 - Tom didn't intend to let Mary kiss him.
Bir sürü eski mektup attı.
 - He threw away a bunch of old letters.
Tanıştığımızdan beri uzun zaman oldu, bir ya da iki içki içelim ve iyi eski günlerden konuşalım.
 - It's been so long since we've met, let's have a drink or two and talk about the good old days.
I decided to let the farmhouse to a couple while I was working abroad.