the part of earth which is not covered by oceans or other bodies of water

listen to the pronunciation of the part of earth which is not covered by oceans or other bodies of water
İngilizce - Türkçe

the part of earth which is not covered by oceans or other bodies of water teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

land
{i} toprak

Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir. - Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.

Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır. - About one third of the earth's surface is land.

land
{i} arsa

Tom bir zamanlar bu arsaya sahipti. - Tom once owned this piece of land.

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı. - He bought the land for the purpose of building a house on it.

land
yere inmek
land
land up eninde sonunda varmak
land
karaya

Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı. - Tom landed a big trout.

İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim. - Holding on to the rope firmly, I came safely to land.

land
arazi, toprak
land
{i} ülke

Amerika bir göçmenler ülkesidir. - America is a land of immigrants.

Birçok ülkeden gezgin geldi. - The travelers came from many lands.

land
{f} çakmak

Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin. - The landscape was cold and sharp as flint.

land
durmak
land
(Askeri) (S) SET, SETLER: Bir silahın namlusunda yivler arasında kalan yüksek kısımlar
land
inmek

Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz. - We're looking desperately for a place to land.

Kartal yere inmek üzere. - The eagle is about to land.

land
vatan
land
karaya indirmek
land
kişisel arazi
land
(Ticaret) doğal kaynaklar
land
(Mühendislik) faz

Arazi çok fazlaya mal olmadı. - The land did not cost much.

Tom otuz yıldan daha fazla süredir o araziye sahip. - Tom has had that land for more than thirty years.

land
(Havacılık) iniş yapmak

Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı. - Sami was forced to make an emergency landing.

land
(fiil) karaya çıkmak, yere inmek, düşmek, karaya ayak basmak, yenmek, kazanmak, indirmek, karaya çıkartmak, sokmak, çakmak, vurmak, yapmak
İngilizce - İngilizce
land
the part of earth which is not covered by oceans or other bodies of water

    Heceleme

    the part of earth which I·s not cov·ered by oceans or oth·er bod·ies of wa·ter

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi pärt ıv ırth hwîç îz nät kʌvırd bay ōşınz ır ʌdhır bädiz ıv wôtır

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈpärt əv ˈərᴛʜ ˈhwəʧ əz ˈnät ˈkəvərd ˈbī ˈōsʜənz ər ˈəᴛʜər ˈbädēz əv ˈwôtər/ /ðiː ˈpɑːrt əv ˈɜrθ ˈhwɪʧ ɪz ˈnɑːt ˈkʌvɜrd ˈbaɪ ˈoʊʃənz ɜr ˈʌðɜr ˈbɑːdiːz əv ˈwɔːtɜr/