Bitişin mükemmel olduğunu düşündüm.
- I thought the ending was perfect.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Müzakerelerin amacı, iki ülke arasındaki en kötü diplomatik krizin sona ermesi.
- The negotiations are aimed at ending the worst diplomatic crisis between the two countries.
Kore'deki savaşa son verme hakkında konuştu.
- He talked about ending the war in Korea.
Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
- I like stories that have sad endings.
Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
- The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
Nedir bu hiç bitmeyen telefon konuşması?
- What is this never ending phone talk?
Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
- The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
İyi başlayan iyi biter.
- A good beginning makes a good ending.
Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
- The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
Bitirme bir sürpriz değildi.
- The ending wasn't a surprise.
Bu fiil geniş zamanda hangi takıları alır?
- Which endings does this verb have in the present tense?
Patlıcanları yıkayın ve onların uçlarını kesin.
- Wash eggplants and cut their endings.
İyi başlayan iyi biter.
- A good beginning makes a good ending.
Filmin harika bir başlangıcı vardı, ancak sonu inandırıcı değildi.
- The film had a great beginning, but the ending wasn't believable.
... and education, and reducing our deficit in a sensible way, using the savings from ending ...
... and with the Afghan war ending ...