the directed force of something

listen to the pronunciation of the directed force of something
İngilizce - Türkçe

the directed force of something teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

face
{f} bakmak

Tom Mary'ye bakmak için geriye döndü. - Tom turned around to face Mary.

Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir. - This girl has a pretty face. My heart melts from looking at it.

face
karşısında olmak
face
{f} dönmek
face
{f} göğüs germek
face
{f} yönelmek
face
(Ticaret) karşısında durmak
face
çehre
face
{i} (saatte) mine, kadran
face
şekil

Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı. - Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.

Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu. - The victim's body was lying face down on the rug.

face
şeref
face
sıvamak
face
{f} karşı olmak
face
{i} ön yüz, cephe
face
{f} yüzünü dönmek
face
on taraf
face
{i} sima
face
sıvama
face
{f} (bir duruma) dayanmak, tahammül etmek
face
{i} biçim

Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı. - I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.

Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük. - Tom's face is badly bruised.

face
{i} (Geometri) yüz
İngilizce - İngilizce
face

They turned to boat into the face of the storm.

the directed force of something

    Heceleme

    the di·rec·ted force of some·thing

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi dayrektîd fôrs ıv sʌmthîng

    Telaffuz

    /ᴛʜē dīˈrektəd ˈfôrs əv ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ðiː daɪˈrɛktɪd ˈfɔːrs əv ˈsʌmθɪŋ/