Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür.
 - He is, so to speak, a walking dictionary.
Köpeği ile yürüyen küçük bir çocuk var.
 - There is a little boy walking with his dog.
Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.
 - Walking is an excellent exercise.
John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
 - I watched John and Mary walking hand in hand.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
 - The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
O yalnız yürümeyi sever.
 - She likes walking alone.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
 - He is used to walking long distances.
Yürümek iyi egzersizdir.
 - Walking is good exercise.
O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir.
 - He's what they call a walking encyclopedia.
Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi.
 - He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.