temizlenebilir

listen to the pronunciation of temizlenebilir
Türkçe - İngilizce
cleanable

This surface is easily cleanable.

{s} cleansable, able to be cleaned
capable of being cleaned
That can be cleaned
temizle
{f} clean

Now that you are here, you can help do the cleaning. - Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.

We clean our classroom after school. - Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.

temizle
(Bilgisayar) clear log
temizle
(Bilgisayar) wash out
temizle
(Bilgisayar) cleanup

Cleanup will cost millions of dollars. - Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.

temizle
(Bilgisayar) erase
temizle
{f} swab

I clean my ears using cotton swabs. - Pamuklu çubuklar kullanarak kulaklarımı temizlerim.

temizle
{f} purging
temizle
expurgate
temizle
cleanse

The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons. - Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.

He cleansed the wound before putting on a bandage. - O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

temizle
{f} clearing

Tom started clearing the table. - Tom masayı temizlemeye başladı.

Thank you for clearing the backyard. - Arka bahçeyi temizlediğin için teşekkürler.

temizle
make clean
temizle
remove dirt
temizle
{f} expurgating
temizle
remove the contamination
temizle
scour out
temizle
{f} swabbing
temizle
cleaning

Now that you are here, you can help do the cleaning. - Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.

Tom said that he had been cleaning the house all day. - Tom bütün gün boyunca evi temizlediğini söyledi.

Temizle
clean up

If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage. - Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.

I don't wanna clean up dog shit. - Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.

temizle
flush

Remember to flush the toilet. - Tuvaleti temizlemeyi unutma.

Tom forgot to flush the toilet. - Tom tuvaleti temizlemeyi unuttu.

temizle
hoover
temizle
{f} clear

Meg cleared her desk. - Meg kendi masasını temizledi.

He cleared the road in front of his house of snow. - O, evinin önündeki yolun karını temizledi.

temizle
cleansing
temizle
decontaminate
temizle
cleansed

He cleansed the wound before putting on a bandage. - O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

temizle
cleaned

I have just cleaned my room. - Ben az önce odamı temizledim.

Working together, they cleaned the entire house in no time. - Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.

temizle
scourout
temizle
disinfest
temizle
delouse
temizle
scour#out
temizle
fillet
temizle
{f} purge