Bu sıcakta işe yürüyerek gitmek kötü bir fikir.
- Walking to work in this heat is a bad idea.
Senin yaşındayken, okula yürüyerek gitmek zorundaydım.
- When I was your age, I had to walk to school.
Yürüyüşe çıkmak istiyorum ama gün çok sıcak.
- I would like to take a walk, but the day is too hot.
Benimle yürüyüşe çıkmak ister misin?
- Would you like to take a walk with me?
Sahilde gezinti yaptık.
- We went for a walk on the beach.
Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor.
- Tom is coming up the front walk.
Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.
- As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.
Sadece kısa bir yol, bu yüzden birkaç dakika içinde oraya yürüyebilirsiniz.
- It's only a short way, so you can walk there in a few minutes.