Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
- Suddenly, my mother started singing.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly, it started to rain.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Köprü ansızın yıkıldı.
- The bridge suddenly gave way.
kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- I suddenly realized what was happening.
Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- If you became blind suddenly, what would you do?
... My brain suddenly starts going, like, oh no, I'm still ...
... took great pride in shutting it down. And now suddenly you're a big champion of coal. ...