Tom ani bir odayı terk etme dürtüsü hissetti.
 - Tom felt a sudden urge to leave the room.
Bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.
 - He felt a sudden urge to write a novel.
O, onu daha çok çalışması için teşvik etti.
 - She urged him to study harder.
Onları anlaşmaya teşvik etti.
 - He urged them to come to an agreement.
Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
 - Tom felt an urge to kiss Mary.
Tom kaçma arzusu hissetti.
 - Tom felt the urge to run away.
O, onu dikkatli sürmesi için teşvik etti.
 - She urged him to drive carefully.
Tom Mary'yi sanat eğitimi alması için teşvik etti.
 - Tom urged Mary to study art.