spazierengehen

listen to the pronunciation of spazierengehen
Almanca - Türkçe
{şpa'tsirınge: ın} gezmek, dolaşmak
dolaşmak, gezmek
İngilizce - Türkçe

spazierengehen teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

walking
{s} yürüyen

Ken ile yürüyen kız May'dir. - The girl walking with Ken is May.

Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür. - Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.

walking
{i} yürüyüş

John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim. - I watched John and Mary walking hand in hand.

Yürüyüşe itirazım yok. - I don't mind walking.

walking
{i} yürüme

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

Yürümek iyi egzersizdir. - Walking is good exercise.

walking
{f} yürü

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

walking
canlı
walking
ayaklı

Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi. - He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.

Ona ayaklı sözlük derler. - He is called a walking dictionary.

walking
walking legs yürüyebilme
walking
walking dictionary her kelimenin anlamını söylemeye hazır olan kimse
walking
{i} gezme, yürüme
walking
canlı sözlük
walking
walking beam makinada kuvvet nakleden ve muntazam rakkas hareketiyle işleyenwalking delegate sendika temsilcisi
walking
{i} yürüyüş (tarzı)
Almanca - İngilizce
to walk
walking