Tom certainly has a short fuse.
- Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.
The short circuit blew a fuse.
- Kısa devre bir sigortayı patlattı.
We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
- Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected.
- Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.
He insured his house against fire.
- O evini yangına karşı sigortaladı.
Insure your house against fire.
- Evinizi yangına karşı sigortalayın.
My house is covered by insurance.
- Benim evim sigortalıdır.
I think insurance will cover it.
- Sanırım sigorta bunu karşılar.
I would like to insure this package.
- Bu koliyi sigorta ettirmek istiyorum.
You pay 10,000 yen a month as an insurance premium.
- Sen sigorta primi olarak ayda 10.000 yen ödüyorsun.